Azospermi, erkeğin menisinde hiç sperm bulunmaması durumudur. Azospermi popülasyonda erkekler arasında %1 oranında görülürken, kendiliğinden gebe kalamayan çiftlerde yapılan değerlendirmede %10-15 oranlarında saptanabilir. 

Azospermi Tanısı

Bir erkeğe azospermi tanısının konulabilmesi için, en az 4-6 hafta ara ile, 2 kez, 2 ila 6 günlük cinsel perhizli olunan dönemde yapılan sperm analizinde sperm yokluğunun saptanmış olması gerekir. Özellikle, menide tek tük spermi olan yani kriptospermi olgularında, çok az sayıdaki sperm direk inceleme ile görülmeyip, hızlı çevirme (santrifüj) sonrası örneğin incelenmesi ile görülebildiğinden, analizin tüp bebek laboratuvarında, deneyimli bir elde yapılması, azospermi ile kriptospermi ayrımının yapılabilmesi açısından hayati olacaktır. Çünkü bu sayede saptanan az sayıdaki sperm tüp bebek tedavisi sırasında kullanılabilir ve erkeğe sperm elde etmek için biyopsi yapılmasına gerek kalmayabilir. Azospermi olgularını 2 ana başlıkta incelemek yerinde olacaktır.

Tüp bebek tedavi fiyatı konusunda bilgi almak için aşağıdaki Whatsapp, telefon butonlarından bizi arayabilir,ücretsiz bir şekilde bilgi alıp danışabilirsiniz.

Sperm Taşıyıcı Kanallarında Tıkanıklığa Bağlı Gelişen Azospermi

Testiste sperm üretiminde sorun yoktur. Ancak spermin testislerden, boşalma sonrasında dışarıya atılımına kadar kat ettiği toplayıcı kanallarda sorun mevcuttur. Bu problem geçirilmiş enfeksiyonlara, travmaya, geçirilmiş ameliyatlara veya doğuştan yokluğa bağlı olabilmektedir. Genellikle bu olgularda cerrahi yolla düzeltim yapılmasının başarısı oldukça sınırlı olmaktadır.

Ancak tüp bebek tedavisi kapsamında testisi Vas deferens’e bağlayan tüplerden (epididimis) ya da testislerden enjektör ile sıvı çekilmesi ile (PESA/TESA) etkin bir şekilde sperm elde edilebilmekte ve ejekülat spermine (Penisten çıkan semen ve sperm içeren sıvıdır) yakın oranlarda döllenme ve gebelik elde edilebilmektedir. 

Bu tipte azospermisi olan olgularda doğuştan var olabilen vas deferens kanallarının yokluğunun tespiti önemlidir. Çünkü bu olguların bir kısmında, Türkiye’de de yaygın olan kistik fibrozis rahatsızlığı ya da taşıyıcılığı bulunabilmektedir.

Özellikle ağır olgularda şiddetli akciğer hastalığı bulguları verebilen bu hastalık varlığı açısından erkeğe ve gerekli hallerde kadına kistik fibrozis mutasyon varlığı açısından değerlendirme yapmak önerilmelidir. Eğer eşlerde aynı bölgede mutasyon belirlenirse bebeklerinde kistik fibrozis rahatsızlığı görülme riski %25’ler civarında olabileceğinden, Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT-M) yapma gerekebilmektedir. Detaylı bilgiye  Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT-M) makalemden ulaşabilirsiniz.

Tıkayıcı olmayan azospermi olgularında, kanallardan enjektör ile çekilen sıvıda (PESA, TESA) sperm bulunma ihtimali neredeyse %100’ler civarında olduğu için, işlemi yumurta toplama günü yapmayı tercih etmekteyiz. Bu yolla alınan spermlerle döllenme ve gebelik oranları neredeyse meni spermine yakın oranlarda olmaktadır. 

Testislerde Yapım Yetersizliğine Bağlı Gelişen Azospermi

 Bu olgularda testislerden sperm üretiminde yetersizlik vardır. Bu durum ya testiste üretimi engelleyecek genetik problem varlığı gibi bir  soruna ya da daha nadiren görülen, beyindeki hipotalamus ve hipofiz bezinden salgılanan hormonların  yetersizliğine bağlı testislerin sperm ve erkeklik hormonu üretiminin olmamasına bağlı olarak gelişebilmektedir ki bu olguları hipogonadotropik hipogonadizm olarak tanımlamaktayız. Tıkayıcı olmayan azospermi hastalığı sahip kişilerin %2-5’inde bu rahatsızlık saptanmaktadır. 

Hipogonadotropik hipogonadizm saptanan olgularda dışardan verilen  ilaç tedavisinin  sperm yapımını uyarıcı etkisi olabilmektedir. Bu sayede meniye sperm atımı olması ile, tüp bebek tedavisinde cerrahi yolla sperm elde edilmesine gerek kalmaksızın, meni spermi ile tedavi yapılması sağlanabilmektedir. Hatta bazı hastalarda normal sperm sayı ve hareketliliğine ulaşmak ve kendiliğinden gebelik elde edilmesi de söz konusu olabilmektedir.

Yukarıda bahsettiğimiz nadir görülen hipogonadotropik hipogonadizm olguları dışında kalan erkeklerde, dışardan verilen çeşitli hormon içerikli ilaçların, vitaminlerin, antioksidanların ve yapılacak operasyonların sperm üretimini arttırıcı ya da biyopsi (TESE) işlemi sonrasında sperm elde edilme ihtimalini arttırıcı etkileri yoktur. Bu grup olgularda öncelikle mutlaka kromozom analizi ve Y kromozom noksanlık yani mikrodelesyon analizi yapılmalıdır.

Azospermisi olan bu hastalarda %10-15 ihtimalle kromozomlarda yapısal ya da sayısal anormallikler görülebilmektedir. Bu sorunlar içinde en sık görüleni Klinefelter Sendromu’dur. Klinefelter Sendromu olan erkeklerde kromozom dizilimi 47,XXY şeklindedir. Ancak bu olgularda da mikroskop eşliğinde TESE (mikro-TESE) yapılması ile %55-57’ler civarında sperm elde edilebilmekle birlikte tüp bebek tedavisi ile gebelik yakalanabilmektedir. Biz de  Dünya’da 3. en geniş seriyi içeren tecrübemizi ve sonuçlarımızı  yıllar önce yurtdışı saygın bir dergide yayınladık. 

İlaveten bu grup hastalarda yapılan kromozom analizi sonrasında, kromozomlarda kopma ve yer değiştirme yani translokasyon durumu da tespit edilebilir. Böyle bir tanı varlığında,  bu olgularda tüp bebek tedavisine ilaveten, Preimplantasyon Genetik Tarama (PGT-SR) yapma gereği de doğacaktır. 

Y kromozomunda AZF-a, b ve c bölgesinde kayıp varlığına bakılması da özellikle AZF-a ve b bölgesinde noksanlık (delesyon) saptanan olgularda, mikro-TESE yöntemi ile dahi sperm elde edilme ihtimalinin yoka yakın olduğunun tespiti ve çifti bilgilendirmek açısından önemli olacaktır. 

Mikro-TESE

Mikro-TESE, testislerin (erkeğin hayalarının) mikroskop altında değerlendirilmesi ve ardından her iki testisten milimetrik boyutta parçalar alınarak sperm varlığı açısından değerlendirilmesi yöntemidir. İşlem hemen daima lokal anestezi ile uygulanabilmekte ve 30-45 dakika sürmektedir. İşlem sonrasında 1 saat istirahat ardından hastamız kliniğimizden ayrılabilmektedir. 

Tıkayıcı olmayan tipte azospermi varlığında, mikroskop eşliğinde, her iki testis detaylı değerlendirilmekte ve çoklu noktadan milimetrik boyutta örnekler alınarak laboratuvarda embriyoloğumuz tarafından değerlendirilmektedir. Bu noktada, alınan dokuların yeterince taranabilmesi için yeterli zaman olması önemli olduğundan ve sperm bulunamama durumunda gereksiz yere yumurta toplama işlemi yapılmaması açısından, yumurta toplama gününden bir gün önce mikro-TESE işlemini yapmaktayız.

Özellikle mikro-TESE yapılırken, işlemi yapan üroloğun deneyimli olması, sperm yapımı testisin bazen sadece ufak bir bölümünde var olabileceği için, mikroskop ile incelenip, sperm çıkma ihtimali yüksek olabilecek dolgun tübüllerin olduğu yerden örnek alınması başarı şansını arttıracaktır. Bu nedenle işlemi yapan kişinin mesleki deneyimi ve bu alandaki tecrübesi hayati önemlidir. 

Mikro-TESE yöntemi ile elde edilen sperm, az sayıda olduğu,  taze olarak kullanmak istememiz ve donma-çözme sonrası kayıp yaşanabileceği için, azospermi olgularında hemen daima, kadının yumurtalık uyarımını yapıp, yumurta toplama gününden bir gün önce mikro-TESE işlemi yapmayı tercih etmekteyiz.

Mikro-TESE uygulaması ile %50-55 oranında sperm elde edebilmekteyiz. Hatırlatmak isterim ki mikronejkesiyon işlemi için sadece olgunlaşmış ve tüm gelişim aşamalarını tamamlamış spermler kullanılabilmektedir. Birkez sperm elde edilebildi ise tekrarlayan TESE uygulamalarında sperm bulunma şansı %90’lara kadar yükselmektedir.

Tecrübeli bir doktor tarafından, çoklu noktadan örnekleme alınarak yapılmış mikro-TESE işlemi sonrasında sperm bulunamadı ise, maalesef tekrar deneme önermemekteyiz. Ancak tekli noktadan biyopsi alındı ise, mikroskop eşliğinde yapılmadı ise tekrar deneme önerilebilir. 

İletişim Bilgileri

Yazar: Prof. Dr. Mehtap Polat
Telefon: +90 530 011 41 33
E-Posta: info@mehtappolat.com