Neden Gebe Kalamıyorum

İnfertil Çiftin Değerlendirilmesi

İnfertilite tanım olarak bir kadının 1 yıl süre  ile düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebe kalamamasıdır. Çiftlerin yaklaşık olarak %84’ü 1 yıl sonunda gebe kalabilmektedir. Ancak  kadın yaşı 35 yaş üstü olanlarda bu süreyi 6 ay olarak kabul etmek gerekir. 

Bahsedilen sürede gebeliği elde edemeyen çiftlerde değerlendirme yapılması kabul edilir. Gebeliği elde edemeyen çiftlerin yaklaşık olarak üçte birinde  neden erkeğe bağlı faktörler, üçte birinde  kadına ait faktörler ve geri kalan çiftlerde de hem kadına hem de erkeğe ait faktörlerden dolayı gelişmekte ya da  hiçbir sorun saptanamayabilmektedir. Çiftlerin yaklaşık olarak %15-20’sinde gebe kalmaya engel bir durum saptanmamaktadır. Bu duruma açıklanamayan infertilite  demekteyiz.

Gebe kalmakta sıkıntı çeken çiftlerde hem erkeğin hem de kadının değerlendirmesi önem taşımaktadır.

*Erkeğin Değerlendirilmesi:

Öncelikle detaylı hikaye alınmalıdır. Erkeğin çocukluk dönemindeki gelişim öyküsü, ergenlik dönemi gelişimi, cinsel hayatı, geçirilmiş enfeksiyon, cerrahi, çevresel toxin maruziyeti (çok sıcak ortamda ya da boya sektöründe çalışma vb) ve üreme hücrelerine toxik olabilecek tedavi (kemoterapi ve radyoterapi) görmüş olması gibi detaylar sorgulanmalıdır.

Fizik muayene kapsamında boy, kilo, vücut kas-yağ dağılımı, kıllanma paterni, genital bölgenin ve göğüslerin dışardan görüntüsü değerlendirilmelidir. Özellikle testosteron düşüklüğü durumunda kıllanmada azalma ve genital organlarda atrofi görülebilmektedir. 

İlk yapılacak analiz sperm analizidir. 2 ila 6 günlük cinsel perhiz sonrasında mastürbasyon ile üretilen örnekten sperm sayı ve hareketliliği değerlendirilir. Anormal değerler görülmesi durumunda birkaç hafta sonra test tekrarlanmalıdır. Eğer semen volümü düşükse ya da klinik olarak hormonal problemden şüpheleniliyorsa kanda FSH, LH, total testosteron ve prolaktin düzeylerine bakılmalıdır. Azospermi saptananlarda ilaveten kromozom analizi ve Y kromozom mikrodelesyon varlığı da kontrol edilmelidir. 

*Kadının Değerlendirilmesi:

Öncelikle kadının detaylı öyküsü alınarak, çocukluk dönemindeki gelişim öyküsü, ergenlik dönemindeki gelişimi, cinsel hayatı, geçirilmiş enfeksiyon, cerrahi ve üreme hücrelerine toxik olabilecek tedavi (kemoterapi ve radyoterapi) görmüş olması gibi detaylar sorgulanmalıdır. 

Menstrüel düzenin öğrenilmesi önemlidir. Amenore yani hiç adet görmeme yumurtalık yetmezliğinin ya da  yumurtlama olmamasının  göstergesi olabilir ve gebe kalmaya engel yaratır. Ancak adet aralarının 35 günden daha uzun olması yani oligomenore varlığında yumurtlama olmayabilir ya da düzensiz olabilir. Bu nedenle mutlak bir gebe kalamama nedeni değildir. Ancak gebe kalmayı güçleştirecektir.

Fizik muayenede, genel muayene, vücut kıllanma durumu ve iç genital organları değerlendirmek için ultrasonografi yapılmalıdır. Muayene sonucunda gerekli görülen hastalarda hormonal değerlendirme yapılabilir. Bu amaçla, kanda FSH, LH, estradiol, TSH ve prolaktin düzeylerine bakılması planlanabilir. 

Genetik tetkikler: Erken yaşta yumurtalık rezerv azlığı olanlarda, tekrarlayan gebelik kaybı varlığında, adet görmeme durumunda ve klinik olarak şüphelenildiğinde yapılabilir. 

Histerosalpingografi (HSG); Gerekli görülen kadınlarda rahim iç yapısının ve tubal geçirgenliğin değerlendirilmesi için HSG yapılabilir. HSG çekilmesi için en uygun dönem adet bitiminden sonraki ilk günlerdir.   Sıvı bazlı opak madde rahim ağzından yerleştirilen kanül ile rahim içine enjekte edilir aynı anda seri grafiler çekilerek opak maddenin rahim ve tüplerden geçişi sırasında görüntüler alınır.  

Ofis/Operatif Histeroskopi: Rahim ağzındaki doğal açıklıktan, bir ışık kaynağı ile girilerek, rahim içi ile tüplerin rahime açıldığı alanların izlenebilmesine olanak tanıyan bir görüntüleme yöntemidir. Ultrasonografi ya da HSG’de rahim içinde polip, miyom ya da rahim içi perde (septum) gibi doğumsal anomaliden şüphelenildiği zaman planlanabilir. Histeroskopi ile tanı koymanın yanı sıra, aynı seansta düzeltici operasyon da yapılabilmektedir.

Sonohisterografi: Salin solüsyonun rahim ağzından girilen kanül ile rahim içine enjekte edilmesi sırasında yapılan transvajinal ultrasonografi ile rahim içinin görüntülenmesine olanak tanır. Bu sayede, rahim içinde yer işgal eden polip, miyom varlığı anlaşılabilir ve çeşitli doğuştan var olan rahim anomalileri tanınabilir. 

Laparoskopi: Bir ışık kaynağı ile, karın cildine yapılan 5 ila 10 mm’lik kesilerden geçilerek karın içi yapılarının görüntülenmesi yöntemidir. Laparoskopi ile endometriozis varlığı doğrulanabilir ve evrelemesi yapılabilir. İlaveten hidrosalpenks varlığı durumunda tüpler alınabilir ya da yapışıklık varlığında açılabilir.

Ancak tüm bu görüntüleme yöntemleri gereklilik halinde yapılmaktadır. Her olguda rutin olarak yapılmalarına gerek yoktur. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Telefon İletişim Instagram İletişim Whatsapp İletişim